"This is where the one who knows, meets the one who doesn't care..."

1 Nisan 2009 Çarşamba

Öteki

hiçbir şey düşünmeden sevebilir miyiz birini? seçmeden yani... öylesine ve rastgele... ilgiyi çekmeye sebep olan bilinçdışı etmenlerin haricindeki değerlendirme yargılarımızdan kurtulabilir miyiz? ve bu tür bir ikilik mutluluk doğurabilir mi? hani şans eseri, alakasız bir şekilde tanışıp çok keyifli vakit geçirdiğin insanlar olur ya, o tür bir şey işte. hiç tanımadığın ve devamında görüşmeyecek olabilmenin rahatlığıyla, hayatındaki pek çok insana anlattığından daha fazla şeyi daha ayrıntılı anlattığın, her gün birlikte olduğun ve zamanın alışkanlığıyla, istemsiz olarak onların sen algısına göre davranmaya ve olmaya başladığın o insandan sıyrılabilerek, bambaşka yönlerini rahatça ortaya koyabildiğin çok rahat bir sohbeti paylaştığın ve evine dönerken içine- düşündüğünde anlamsız, gerçekten düşündüğünde oldukça ve yüksek derecede vehamet içerdiğini göreceğin ve dolayısıyla anlamlı çıkarımlarda bulunabileceğin- ferahlık ve neşe dolduran birisi. bu tür insanlarla karşılaşmayı çok seviyorum; derinden deniz yüzeyine hızla çıktığında aldığın o ilk nefes veya ürperten bir yaz akşamı serinliği gibiler, hele biraz da ilginçlerse...


olmuyor ama sanırım. yani daha doğrusu bir kereyle bırakırsan güzel kalıyor. geri kalan etiketler arasındaki farklar açıldıkça sürdürülebilirlik şansı zayıflıyor sanırım. bir yerden sonra davul bile dengi dengine oluyor. başka bir düzendeki kuvvetle muhtemel ihtimaller mevcut düzende yitip gidiyor.